Napoli’de Yılbaşı ve Gezilecek Yerler

napoli vezüv

  1. Napoli’de Gezilecek Yerler
  2. Napoli’de Yeme-İçme
  3. Napoli’de Yılbaşı

Napoli’yi anlatırken İtalya’nın varoş bölgesi söylemini çok kullanıyorum. Elbette Roma, Venedik ve Floransa gibi daha meşhurca olan şehirlere bakınca adeta Napoli farklı bir dünya. İstanbul içinde yaşarken bazı mahallelere gittiğinizde burası sanki İstanbul’da değil hissine kapılırsınız ya işte öyle bir şey.

Napoli’ye ikinci gelişim, ilk gelişimde de hissettiklerim çok farklı olmamıştı ancak ilk seferinde yargıya varamayacak kadar az vakit geçirebilmiştim. Büyük İtalya turunun sadece bir parçası olarak yarım gün bile diyemeyeceğim kadar azdı vaktimiz, Pompei ziyaretimizin zorunlu durağı gibiydi Napoli. Bu seferki gidişimiz ise Napoli konaklamalı olduğundan o gün hissettiklerimi bu sefer tartabilme fırsatı buldum. Bakalım siz yazdıklarımdan neleri kefeye koyacaksınız?

Bu gidişimizde de ilk gidişimizde olduğu gibi ETS tur ile çıktık yola. Turla gitmeyi tercih etmemin sebebi yılbaşı dönemi olduğundan bireysel gidişime göre daha avantajlı bir fiyata gelmesi ve Napoli çevresinde gezdireceği harika yerlerin (ki bu yerler Amalfi kıyıları oluyor) programda yer almasıydı. Napoli’de merkeze yakın bir noktada (merkeze yürüyerek yaklaşık 30 dakika) Garibaldi Meydanı’nda konakladığımızdan kendi kendimize de Napoli’yi rahatça fethedebildik. Bu yazıda sadece Napoli’yi anlatıyor olacağım, turla gezdiğimiz yakın çevreyi de önümüzdeki günlerde ayrı yazılarımda ele alacağım.

Napoli’de Gezilecek Yerler

Plebiscito Meydanı: Bu meydan Napoli’deki ilk duraklardan, adeta bütün yolların çıktığı en merkezi noktası. Bir tarafta Royal Palace (Kraliyet Sarayı), diğer tarafta Pantheon’dan esinlenerek yapılmış San Francesco di Paolo Kilisesi ile Napoli’nin diğer İtalya şehirlerine en çok benzeyen noktası diyebilirim. Bu meydan da olmasa İtalya algımın tamamen dışında kalacakmış sanki Napoli. Özellikle gece olduğunda Kraliyet Sarayı’ndaki Napoli krallarının heykelleri oldukça ihtişamlı gözüküyor, adeta canlanıp tarihin içinden geçerek size doğru geleceklermiş gibi. O yüzden hem gecesi hem gündüzünü görmenizi tavsiye ederim. Yılbaşı akşamı kilise tarafındaki ışıklandırmalar da ayrıca güzel bir hava katmıştı. Bir de restorasyonumsu çalışmalara denk gelmeseydik çok mutlu olurdum.

Plebiscito Meydanı

Galleria Umberto I: Camla çevrili kubbesiyle ilgili çekici yerlerden. İlk gidişimden en çok aklımda kalan yer. Dünyadaki ilk alışveriş merkezlerinden biri, ismini Napoli kralından almış. Cam kubbe ve tavanlar içeriyi oldukça aydınlık ve ferah kılıyor. İçinde çoğunlukla pahalı markalar var, yemek/kahve için de birkaç yer. McDonald’s’ın içinde biraz tezatlık yarattığını düşünmüyor değilim. Zaten burada alışveriş yerlerinden çok iç dizaynı, duvarlardaki işlemeler ilginizi çekecek. Yağmurda da iyi bir sığınak olmuyor değil. İlk gelişimden hatırladığım yerlerde astrolojiyle ilgili bazı simgelerin bulunduğuydu ama bu sefer gidişimde tam olarak ne aradığımı da hatırlayamadığımdan bulamadım bu simgeleri. Belki de zarar görmemeleri için üstleri kapatılmıştı.

galleria umberto I napoli

Garibaldi Meydanı: Otel yorumlarına bakarken Napoli’deki Eminönü diye yazmıştı birisi. Ne kadar da doğru olduğunu gidince anladım. Satıcılar her yerde, akşam saatlerinde herkes toparlanıyor ve sanki burada hayat hep acele içinde oldukça hızlı akıyor. Aaa ama Eminönü’nde bir AVM yokken burada tren istasyonu ve metro istasyonlarının içinde mağazalar, marketler, restoran ve kafeler var. Modernizm ve karmaşa iç içe.

Garibaldi ismini de otobüs şoförümüzden öğreniyoruz, Güney ve Kuzey İtalya’yı birleştirmek için savaşan büyük bir generalmiş kendisi.

Via Toledo: İstiklal’den dar bir cadde ama mağazalar noktasında İstiklal’le yarışır, hatta çok daha iyi diyebiliriz ama bir Nişantaşı da değil sanki. “Via” İtalyanca’da cadde-sokak demek, o yüzden yazı boyunca bol bol rastlayacaksınız. Neyse alışveriş ve atıştırmalıklar için bu yol elbette yürünüyor. Ayrıca farklı noktalara ulaşım için de bu yoldan geçmek gerekiyor. Bizim en sık kullandığımız arşınlaya arşınlaya bitiremediğimiz yol oldu. Bu yolda yürürken sağlı sollu ara sokaklara da göz atarsanız Napoli denince en çok bahsedilen şeylerden biri olan sokak aralarında asılmış çamaşır görüntülerine de denk gelebilirsiniz, Türkler için bu neden bu kadar ilgi çekici oluyor anlamış değilim; sonuçta bizde de durum çok farklı değil. Yine bu sokaklarda birçok eski yapı, yol üzerinde de birçok kilise mevcut. Ayrıca yılbaşına yakın giderseniz yılbaşı pazarlarına da göz atmanız için bu yolu arşınlamanız gerektiğini önümüzdeki seneler için not ediniz:)

napoli yılbaşı pazarı

Dell’ovo Kalesi: Sahil kısmında yer alan kale, ücretsiz girişi ve sunduğu manzaralarla görülmeye değer. İsminin anlamı yumurta kalesi. Kale yapılırken altına sihirli bir yumurta gömüldüğü ve yumurta kırılırsa kalenin de düşeceği rivayeti mevcut, kale de ismini bu rivayetten alıyor ya da tam tersi bilemiyorum:)

castel dell'ovo kalesi

İçinde farklı sergilere de ev sahipliği yapan kale, merkezden kısa bir yürümeyle ulaşılabilir uzaklıkta. Gece de uzaktan bir fotoğrafını çekmek hoş olabilir.

Nuovo Kalesi: Capri‘ye giden feribotların tam karşısında yer alan kaleyi sadece dıştan gördük. Açıkçası Dell’ovo kadar çekici gelmediğinden girmek için bir isteğimiz de oluşmadı. Bu arada Dell’ovo’nun da manzaraları olmasa pek çekici olduğunu söyleyemem, özellikle Bodrum Kalesi’ni gezdikten sonra…:) Şimdilerde yazarken Nuovo Kalesi hakkında edindiğim bilgilerin yarattığı izlenim içinin dışında daha çok şey vadettiği.

Yine merkezden yürüme mesafesinde olan kalenin girişi ise ücretliymiş, neyse ki sadece 5 Euro. Gezmek isteyenlerin bilgisine.

Spaccanapoli: İtalyan bir arkadaşımın tavsiyesi üzerine gittiğimiz, Napoli’yi ikiye ayıran anlamına gelen bir bölge. Via Toledo’da giderken sola dönmenizle dik bir yokuşu tırmanmaya başladığınız bölge. Tam anlamıyla bu bölgenin nereleri kapsadığını bilemiyorum ancak Via Benedetto Croce’un karşısında yer alan Via Pasquale Scura  üzerinden Santa Lucia Vergine al Monte Kilisesi karşısındaki gözlem noktasına giderek hem Napoli’nin tarihi/eski yüzünü hem de modern yüzünü fotoğraflamak mümkün. Biraz daha tepeye çıkarsanız da yine bize tavsiye edilen ancak bizim gidemediğimiz San Martino Müzesi’ne ulaşmak mümkün, ayrıca aynı tepede bir de Sant’ Elmo Kalesi yer alıyor. Teleferikle de buraya ulaşım sağlanabilir. Yukarıdan geldiğiniz yola bakarsanız sanırım gerçekten de şehri ikiye bölmüş gibi bir izlenim veriyormuş, en azından fotoğraflardan gördüğüm manzara bu şekilde ama bizim bulunduğumuz noktadan bunu fark etmek maalesef mümkün olmadı. Gitmeden Spaccanapoli yazınca çıkan görsellere bakarsanız gittiğinizde odaklanmanız gereken noktayı gözden kaçırmazsınız.

spaccanapoli'den manzara

Kiliseler: En sevdiğim sokaklardan biri olan Via Benedetto Croce’ta ve paralelindeki Via dei Tribunali’de birçok kilise tüm ihtişamlarıyla yer alıyor. Napoli’deki kiliseleri Roma ile kıyaslamamak lazım elbette, kendi içinde bir ihtişamları var diyelim. Ayrıca Via Benedetto Croce en işlek yollarından, birçok pastane-restoran ve sokak satıcıları da yol üstünde bulunuyor. Via Toledo’nun kalabalığından kaçmak için de güzel bir fırsat. Bu yolu bir de akşam yürürseniz karanlıkta ışıklarla aydınlatılan kiliseler gözünüze daha da bir güzel gelecek.

Napoli'de bir kilise

Ayrıca Christmas zamanı olduğundan kiliselerin içinde, Dell’ovo Kalesi’nde, Via San Gregorio Armeno’da İsa’nın doğumunu simgeleyen “presepe” denilen değişik sanat eserleri mevcut. Çoğunlukla ince ayrıntısına kadar çalışılmış küçük figürler ve sadece İsa’nın doğumunu değil de bütün bir köyü resmettiğinden oldukça geniş alanı kapsıyorlar.

presepe napoli

Bunlar dışında Napoli Sotterranea’da Napoli’deki yeraltı kalıntılarını gösteren turlar düzenleniyormuş, önerilenler arasındaydı ancak bizim fırsatımız olmadı.

Napoli’de Yeme-İçme

Napoli’de yeme-içme deyince akla her köşe başındaki pizzeria’larıyla pizzanın gelmesi elbette normal, hatta bazı restoranlarda yemek-pizza-içecek şeklinde tabelalarla adeta pizzayı yemekten saymayan onu ayrı bir üstünlüğe oturtan bir anlayış mevcut. Oturma olmayan pizzeria’lar önünde deli kuyruklar, Napoli’ler bekliyorlar ama biz sabırsızlar için bu çok zor, hele ki karnımız da açsa. Oturma seçeneği olanlarda makarna çeşitlerinden de deneyebilirsiniz.

lazanya

Pizza dışında ne var? Denize kıyısı olan her ülkedeki gibi bolca deniz ürünleri. Ayak üstü kızarmış deniz ürünleri yemek isterseniz adı “cuoppo” olarak geçen patates kroketten, sebze kızartmalarına farklı çeşitlerinin bulunduğu, istediklerinizin bir kağıt külahın içine konularak sunulduğu yerlerdeki sıralara gidebilirsiniz ancak pizzadan sıkılanların yarattığı ayrı bir kuyruk var ki pizza ile yarışır.

Pastane vitrinleri de ayrı güzel ama biraz fazla tatlı geldi bana çoğu şey. Çoğu pastanede önce kasadan fiş alıp sonra tatlınızı alıyorsunuz, bir de İngilizce bilmezlerse size bunu söyleyen olmadığı için bekleyip bekleyip eliniz boş dönme ihtimaliniz de var, aman dikkat:)

Her bir köşedeki bir sürü mekandan dilediğinizi seçebilirsiniz, ben gittiğimiz bazılarını aşağıda paylaşıyorum:

Leopoldo: Yine bir İtalyan tavsiyesi. Hem Plebiscito Meydanı’na çok yakın (Gambrinus’un çaprazında yer alıyor) hem de Via Benedetto Croce üzerinde şubeleri var. Meydana yakın olan da oturma yeri yok maalesef, diğer seçenekte ise oturup kahvenizi yudumlayıp tatlılardan tadabilirsiniz. Napoli’de tatlı deyince akla cannoli, baba gibi tatlılar geliyor. Biz cannoli ve turta tarzı tatlılarından aldık, turta tarzındakini oldukça beğendim, cannoli de fena değildi.

Gambrinus: Gambrinus en merkezi pastanesi, o yüzden çok kalabalık. O sırayı beklemeyi gözüm yemediğinden hiçbir şey tatmadım, tadan varsa yorumunu eklesin:)

Pizzeria D’Angeli: Garibaldi Meydanı’na çok yakın olan en ünlü pizzacılarından biri Pizzeria Michele’deki sırayı görünce karşısındaki Pizzeria D’Angeli’yi tercih edenlerle dolu mekan. Klasik bir pizza söyledik ancak çok memnun kaldığımı söyleyemem, neyse ki fiyatlar uygun. Sanırım ben Napoli pizzasının o bol salçalı hallerini sevemiyorum, ilk gelişimde de farklı bir noktada denemiş ve memnun kalmamıştım.

Gud Cafe: Meydandan sahile doğru yürürken soldaki kafelerden biri, fiyatlar uygun ve servis hızlı. Sıcak çikolatası da oldukça büyük.

Cafe Moreno-Bar Tourist: Via Santa Lucia üzerinde yer alan Moreno Cafe pahalı bir yermiş izlenimi verse de en ucuz kahvelerimizden birini burada içtiğimizi söylemek isterim. Castel Dell’ovo’yu gezdikten sonra yorulursanız tercih edebileceğiniz yerlerden biri.

Ristorante Attori e Spettatori: Via Santa Lucia üzerindeki şık ama uygun fiyatlı restoran. Yılbaşı akşamı çok tercih edildiğini görüp ertesi gün yemek için burayı tercih ettik. Karışık kızarmış deniz ürünleri tabağı oldukça büyük ve çeşitli. Lazanyası ise çok büyük değil. Kapıda menüsünü inceleyebilirsiniz, gözlemlediğim kadarıyla çoğu insan da pizzasını tercih etmişti. Garsonlar İtalyan aksanlı İngilizce konuşsalar da anlaşabiliyorsunuz.

cuoppo napoli

Bunlar dışında özellik Via Toledo üzerinde birçok pizzacı ve kızarmış ürünler satan yer var, merkeze yakınlık arttıkça kuyrukların arttığını da göz önüne alarak çok acıkmayı beklemeden sıraya girmenizi öneririm.

Via Benedetto Croce üzerinde de çok tercih edilen yerler mevcut. Yine bu yol üzerinde bademli halka kurabiyeler satan birkaç yerden birinden tatlı sanarak aldığımız kurabiyeler acılı ama lezzetlilerdi.

İtalyan arkadaşımızın önerilerinden de ziyaret edemediğimiz birkaç yer kaldı; Via dei Tribunali üzerindeki Napoli’deki en eski pizzacılardan olan Pizzeria Sorbillo ve Pizzeria dal Presidente, Via Toledo üzerinde balık ürünleri yiyebileceğiniz La passione di Sofi.

Napoli’de Yılbaşı

Napoli’de yılbaşı deyince aklıma gelenler sefillik ve iç savaş. Barselona’da yılbaşı deyince bunlar aklıma gelmiyor mesela; şimdilik tamamen Napoli’ye özgü ama eminim birçok yerde de aynı hisler uyanıyordur. Eğer hiç düşünmeden para harcamaya gönüllü değilseniz sefillik demek, çünkü restoranların/kafeteryaların çok azı açık ve açık olanlarda da iyisinden kötüsüne fark etmeden menü sistemi mevcut. Normalde 10-15 Euro vereceğiniz bir restoranın menüsü 30-40 Euro olunca içinizden pek de oturmak gelmiyor, yani benim için durum böyle oldu. En sonunda elde yiyebileceğiniz en ucuz ve en bol salçalı dandik bir Napoli pizzasını alıp (1,5 Euro) aç aç otel odasına dönüp daha önce bir marketten aldığınız muzları mideye indirmek en makul seçim oluyor. Yine de bugün restoranlara bakarken en çok tercih edilenleri, en güzel kokanları aklınıza not edin ki ertesi gün gelip normal fiyatlara buralarda karnınızı doyurma zevkine varın.

İç savaş da nereden çıktı dediğinizi duyar gibiyim. Rehberimiz havai fişekler o kadar çok ki savaş alanı gibi oluyor demişti. Biz söyleminden bunun sadece meydanda olduğunu sanmıştık. Daha saat 8-9 civarlarından başladı havai fişekler, hem de öyle meydanlarda değil, sokak aralarında. Yanı başımızda habersizce patlayan bir havai fişeğin kulak ve kalbimize ne kadar da harika(!) geldiğini siz düşünün. Bazılarının o kadar yakınındaydık ki adeta içimizde patladılar. Yazık köpekçiler korkudan deliye döndü, biz bile aniden gelen bu yüksek gürültülerden korkarken onlar anlam veremedikleri bu çılgınlıktan nasıl korkmasın ki! 12 olduğunda ise biz odamıza çekilmiştik ama çok uzun süre havai fişekler susmadı, susmadı ve susmadı…

Peki bu iki durumu geçersek yılbaşı programında sizleri neler bekliyor? 20:00-21:00 gibi sokak aralarında kutlamalar başlıyor, içkinizi elinize alıp halkın arasına karışmak isterseniz insanları takip edin ve kalabalığa karışın. 21:30 gibi ise meydanda konser başlıyor. 12:00-01:00 arası da farklı noktalarda havai fişekler patlatılıyor. Ertesi gün de öğlene kadar birçok yer açık değil, marketler de dahil olmak üzere. Yine meydan çevresindeki pastanelerden birkaçını açık bulmak mümkün.

Kış aylarında hava İstanbul’a benzer şekilde soğuk, o yüzden daha sıcak olur mu gibi bir hevese kapılmayıp hazırlıklı gelin derim. Son olarak da birkaç kişinin telefonu çalındığından dikkatli olmakta fayda var, birçok Avrupa şehrinde ve Türkiye’de de olduğu gibi burada da hırsızlık tehlikesi mevcut.