Van: Orada Bir Şehir Var Uzakta

Van

Van’a gitmek bir süredir aklımın uzak bir köşesinde yer etmişti. Açıkçası bu şehirden ne beklediğimi bilmiyordum, belki de bilinmezin yarattığı bir çekicilik duygusu vardı. Bir de katıldığım eğitimlerden birinde doğduğu ve büyüdüğü şehri çok seven Vanlı biriyle tanışmam ve Van’ı görmemiz için bizi heveslendirmesi de etkili oldu belki.

Van ülkenin bir diğer ucu, uçuş 2 saate yakın sürüyor; yurt dışına gitmekle aynı sayılabilecek bir uzaklıkta. Öyle uzak ki sanki bazen yurt dışında gittiğimiz bir yerden daha uzak geliyor; kültürüyle, doğasıyla, diliyle… Öyle uzak ki Ortadoğu’da savaş var diye genellemelerimize maruz kalan yabancı ülkelerden farkı yok; oralar güvenli değil derken aslında gerçekte ne kadarı güvenli ne kadar değil çok da bilmeden genelliyoruz. Yani hem bizden hem değil, hem uzak hem yakın! Turumuzun sonunda rehberimizin de hatırlattığı o cümle gibi “Gidemediğin yer senin değildir.”. Elbette bu genellemeleri hepimiz için yapmıyorum, özellikle son dönemde Kars gezileri bu önyargıları birçok kişinin kafasında oldukça kırdı; bazıları da gezginliğin verdiği bakış açısıyla kendi ülkesine de bakınca zaten bu önyargıları silmek için çoktan yola çıktı. Umarım yazıyı okuduktan sonra henüz gidememiş olanlar da yola çıkmaya heveslenir.

Van’da Görülecek Nereler Var?

Aslında Van merkezde görülecek çok da bir şey yok. Van Kalesi ve Kale’den görünen birkaç camiyi saymazsak. Van Kalesi’nde güneşi batırmak keyifli, zaten öğle saatlerinde kaleye çıkmak işkence olsa gerek. Kaleye girdiğinizde çocuklar size kaleyi anlatıp bahşiş toplamak için sıraya giriyor, Doğu’da artık alıştığımız görüntüler…

Van Kalesi

Van Gölü ki göl demeyi hakaret sayıyormuş Vanlılar, gerçekten de adeta uçsuz bucaksız görünen bu göl denizden farksız sayılır. Pek denize giren yok, bir de su taşımacılığı henüz pek kullanılmıyor gördüğüm kadarıyla. Van Gölü’nün içinde 4 adet adacık var, bunlardan en meşhuru elbette Akdamar. Akdamar’a küçük teknelerle gitmeniz mümkün, giriş Müzekartlılara ücretsiz. Üstündeki kilise Kars’ta Ani harabelerinde de görebileceğiniz fotoğrafı en çok çekilen kiliseyi andırsa da aslında çok daha büyük ve güzel bir kilise. Elbette ikisi de Ermeni kilisesi olduğundan bu kadar benzer olmaları normal. Özellikle üstündeki kabartmaların korunmuş olması, içindeki fresklerin de bir nebze daha iyi durumda olması kiliseyi güzelleştiren nedenlerden birkaçı. Diğerleri ise konumu, kilisenin her yanında manzara, adeta Van Gölü’nü değil de Akvaryum koylarını fotoğraflıyorsunuz.

Akdamar

Van’da görülecek bir diğer şey ise Çavuştepe Kalesi. Kale; Gürpınar ilçesinde çok güzel bir tepe üzerine kurulmuş, etrafınız kahverengi ve yeşilin tonlarının birbirine girdiği dağlarla çevrili. Kale çok iyi korunmuş olmasa da kaleye 55 yıldır bekçilik yapan Mehmet Kuşman’ın Urartu dilini öğrenmesi ve gelecek kuşaklara aktarmak istemesiyle kaledeki birçok şey anlam kazanıyor. Umarım siz de Mehmet Amca’ya denk gelirsiniz. Mehmet Amca ayrıca Urartu dilinde hazırladığı kolyelerden satıyor. Ayrıca bu dili bilen dünya üzerinde nadir kişilerden olduğundan yurt dışında konferanslara da davet ediliyormuş.

Çavuştepe

Van merkeze biraz uzak olsa da Van sınırları içinde yer alan Muradiye Şelalesi de bir diğer ziyaret edilebilecek yer. Elbette Antalya’daki şelalelerden sonra burası çok büyüleyici değil ama yolunuz o taraflara düşerse görmeye de değer.

Muradiye Şelalesi

Gelelim asıl görülecek yerlere ki bu yerler Van’da değil Van’ın çevre illerinde.

Van’a Gitmişken Mutlaka Uğrayın! Van Çevresinde Gezilecek Yerler

Bitlis’te Nemrut Krater Gölü, bence gezimizin en güzel durağıydı. Şansımıza yine Karadeniz seyahatimizde olduğu gibi sisler içinde yağmurlu bir günde bu güzel yeri ziyaret ettik, ona rağmen buhar bacalarının oradaki küçük göl oldukça güzeldi; büyüğünü ise pek anlayamadık. Krater Gölü’ne gidiş ve dönüşte de sizi birçok güzel manzara karşılıyor, hava şartları da elverişliyse fotoğraf makinanızı elinizden bırakamayacaksınız demektir.

Buhar Bacaları Nemrut

Nemrut Krater Gölü dönüşünde ise Ahlat’ta bulunan UNESCO Miras Listesi’ne girmeye aday Selçuklu Mezarlığı’na da uğrayabilirsiniz. Buradaki mezarlıklar özellikle gün batımında ışığın vurmasıyla oldukça güzel bir renge bürünüyorlarmış, maalesef bizim gittiğimiz gün hava kapalı olduğundan gün batımı manzarasına rastlayamadık. Mezarlık dediysem sıradan mezarlar değil, 8200 mezar taşının üzerlerindeki kabartma ve oyma işlemeler alışık olduklarımızdan değil. Mezar taşlarının yanı sıra kümbetler de oldukça ilgili çekici.

Çiçek Tarlası

Gezimizin bir diğer durağı ise Doğubeyazıt’da bulunan İshak Paşa Sarayı’ydı. Saraya geçmeden önce yolculuğumuz boyunca mor, pembe, sarı, kırmızı çiçeklerin süslediği tarlalardan geçerken bir renk cümbüşüne de tanık olduk. Gerçi Artvin-Kars arası gördüklerimizin yerini tutar mı bilemedim. Doğubeyazıt yolları yeni yeni yapılıyor, eskiden bu yollarda terör olayları olurmuş. Bir de belli bir noktasından itibaren camlara siyah siyah küçük sinekler vurmaya başlıyor, bilmeseniz ne oluyor tepemize çamur mu yağıyor diyeceğiniz türden. İshak Paşa Sarayı uzaktan oldukça görkemli, yanına gidince harika restorasyon çalışması gözünüze ister istemez batıyor, fotoğraflarınıza sokmamak için ayrıca bir çaba göstermeniz gerekiyor. Giriş kapısı müthiş, Konya yazımdaki Selçuklu kapılarını hatırlayanlar varsa işte bir benzerini de bu sarayda görebilirsiniz. Burada ilk defa burada gördüğüm bir şeyse kimin tarafından konulduğu belli olsun diye taşların üstünde ustalarının kendilerine has sembollerin bulunması. Elbette saray denince bir Topkapı Sarayı da beklememek lazım, özellikle içi bir müze modunda düzenlenmemiş yani sadece yapılanlardan kalanları gördüğünüz bir saray.

İshak Paşa Sarayı

Doğubeyazıt’a giderken hava açısından şanslıysanız Ağrı Dağı’nın zirvesini de görebilirsiniz, maalesef bize kısmet olmadı.

Van’da Nerede Kaldık, Ne Yedik?

Van’da göl manzaralı Double Tree Hilton Otel’de kaldık, biz genel olarak memnun kaldık; tavsiye ederiz. Yemekler de olmasa da kahvaltılarda birkaç yöresel ürün de çıkarıyorlar. Otel, Van hava alanına yakın Edremit ilçesinde yer alıyor.

Gevaş’ta Van Kahvaltısı ettik, ancak turistik bir yerdi sanıyoruz. Hem pahalı hem de çok lezzetli değildi. Yöresel ürünlerden en çok murtağayı beğendim, peynir, un ve yumurta karışımıyla muhlamayı birazcık da olsa andıran bir lezzet. Bal sevenler özellikle bala bayıldılar. Otlu peynirin tadı ise biraz ağır, herkese hitap etmeyecektir. Bu arada kaleden 250 senelik otlu peynirlerin bulunduğu toprak küpler bulunmuş, içine hangi malzemelerin kullanıldığı araştırılıyormuş. Bilmeyenler için otlu peynir yapıldıktan sonra toprak küplere doldurulup toprağın altına gömülerek 3-7 ay arası bekletildikten sonra tüketiliyormuş. Peynirinden tatmak isteyenler için Van merkezde Peynirciler Çarşısı var.

Van Gölü

Bence en güzel şeylerinden biri de aş otlu yoğurt çorbasıydı, hem otelde hem de Doğubeyazıt’ta Ararat Halı Restoran’da yediğimiz çorbalarını beğendim.

Meşhur inci kefalini ise henüz av yasağı kalkmadığından yiyemedik ama kefallerin göçüne de denk gelemedik. Kefallerin göçüne denk gelirseniz belediyenin yaptığı seyir teraslarında farklı görüntülere tanıklık edebilirmişsiniz.

Van’dan Ne Alınır?

Van’ın halıları meşhurmuş, turistik bir aktivite olarak halıcıları da gezdik. Urartu Halı ve Ararat Halı’da bize halıların hikayesinden, ne kadar zamanda dokunduğundan da bahsettiler. Elbette fiyatlar yüksek ama ne kadar zamanda dokunduğunu öğrenince daha makul geliyor. Farklı boyutlarda seçenekler mevcut, kimileri yün kimileri ipek dokuma. Biz Ararat’takileri daha çok beğendik.

Bir de Urartu döneminden çıkarılmış kolyelerin günümüzde taklitlerini yapan bir gümüşçüye gittik. Urartular takıya çok düşkünmüş, arkeolojik kazılarda çıkan takıları bir süreliğine ödünç alıp kopyalarını yaptıktan sonra müzeye teslim ediyorlarmış. Oldukça güzel olan bu kolyelerin hemen hepsinin de bir anlamı var, fiyatları da biraz yüksek.

Van mı Kars mı?

Akdamar Kilisesi

Yazının sonuna geldiğimize göre karar sizin, bence ikisini de görün ancak çok da kıyaslamaya girmeyin. Kars’ın merkezindeki evler Rus yapıları olması nedeniyle oldukça güzel, Van merkez ise normal bir şehirden farksız. Sosyal yapısı itibarıyla da Kars biraz daha modern duruyordu. Görülecek tarihi/turistik yerlerse ikisinde de bolca ve görmeye değer. Kars yazımı da henüz okumadıysanız buradan buyrun:)